Mesleğimin dört buçuk yılında Çelikli kasabasında öğretmenlik yaptım.Geriye döndüğümde en güzel yıllarımdı.Sınıfta bazı kurallarım vardı:
Tam gün eğitim yaptığımız için öğrencilerimin çanta taşımasını istemiyordum.Sıranın altında duruyordu kitap ve defterler.Eve genellikle çalışma kağıdı veriyordum.
Pano renkleri her zaman koyu gelmiştir bana.Panoyu mavi renk bir kumaş ile kaplamıştım.Sıra örtüleri de içinde mavi beyazı barındıran kumaşlardı.
Çocukların boyuna göre idi sınıftaki her şey.
Panoyu duvardan duvara yaptırmıştım,panoda tüm derslerin köşesi vardı,çocuk sayısı da az olunca herkesin çalışmalarını sergiliyorduk.
Öğrencilerin canı okul kantininden bir şey çekebilir diye aralıklarla topluca alıyordum neşe ile yiyorduk.
Kış mevsiminde ayakları ıslandı ise kaloriferde ısınmasını bekliyordum öğrencimin.Öğrencilerin birbirine yardımını önemsiyordum.Onların dış dünyadan haberdar olması için fotoğraflar paylaşıyordum.Sözlükte kelime bulma yarışması yapıyordum,harflerden kelime türetme ,sayıya ulaşma oyunları oynuyordum onlarla.
Onların okuduğu kelime sayısını ,günlük tutmalarını ,derslerde yapabildikleri yapamadıkları durumların hepsinin takip çizelgesi vardı.Velilere çocukların seviyelerini anlatıyordum hatta onları çağırıp sınıfta tüm herkesin performansını görmelerini istiyordum.
Çocukların evlerine yemek etkinliğine giderek çocukların öğle arasın süreçleri ile ilgili bilgi sahibi olmuştum ayrıca velilerim tarafından da çok güzel ağırlanmıştık.Çocuklarla kartpostallar tasarlayıp o dönemki cumhurbaşkanı,başbakana göndermiştik.Yeni göreve başlayan kaymakama hoşgeldin kartları hazırlamıştık.Çocukların sosyal becerilerinin gelişmesi için farklı sınıftaki öğretmenlere gönderip bir şeyler istemelerini bekliyordum.Daha deneyimli öğretmenlere çocuklarla ilgili danışıyor,okumalarını takip etmelerini istiyordum.Okula gelen üst düzey yöneticilerle temas kurmalarını istiyordum.Çocukların sağlığına dair endişelerim varsa velilerimle paylaşıyor,hastaneye gitmelerini sağlıyordum.Defter özeni var mı sıkı takip ediyordum.Kitap okumaları için sınıfa güzel bir kitaplık yaptırmıştım .Sınıf önünde konuşma,kendini tanıtma çalışmaları yapıyordum.
Onlar için okuldaki anne baba gibiydim.Onları çok seviyordum.Sevginin en önemli iletişim aracı olduğunu biliyordum çocuklarla.Hala da seviyorum.Öğretmenlik sevgi işi.Tatlı sert olma peşindeydim.
Kurallar belirli idi kurallara da uymamazlık yapmıyorlardı ki ben onların kendine ait özerk alanları olmasına da izin veriyordum.
Bir hocam demişti onlar için son şans benim diye, ben o kadar iddialı konuşamıyorum ama bu grubumu ilkokulda ilk üç yılı çok önemsediğim için evliliğim nedeniyle ara tatilde bile tayin istemedim ki bir dönem de olsa öğretmen değişikliği ile onları muhatap etmemek için.Benden sonra da okulda deneyimine inandığım bir isim onlara öğretmenlik yaptı.