İlk gün anne ve babam karantina sonrası evlerine geldikleri için katılamadım(çok üzgünüm)
İkinci ve üçüncü gününe katıldım.
Disleksi farkındalık haftasında bu sempozyumu düzenleyip ,bizlere ücretsiz katılım hakkı tanıyan Disleksi Derneği ve Üsküdar İlçe Mili Eğitim Müdürlüğüne canı gönülden teşekkür ediyorum.
Bilgi yağmuruna tuttu sanki değerli hocalarımız.
Öncelikle Meb bünyesinde çalışan bir öğretmen olarak düşüncelerimi ifade etmem gerekir.Özel sektörde olup özel öğrenme güçlüğü Ahmet hocanın deyimiyle “özgül öğrenme bozukluğu” olan çocuklarımızla çalışan ve teoriyi pratiğe dönüştürmüş çok sayıda çalışkan öğretmenimiz var.Meb bünyesinde sınıf düzeyi sınıfın birlikte ilerlemesi ,farklı kaygı ve beklentilerle ,öğretmenlerimizin özel öğrenme güçlüğü hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması ile bu çocuklarımız vakit kaybetmekte ,mağdur olmakta.
Eğer çevrelerinde özel öğrenme güçlüğü konusunda uzman bir öğretmen bulamamış hatta bazen çocuktaki durumun adı bile konmamış örnekler olabiliyor.Bu sempozyumdaki akademisyenlerimizin okul öncesi ve sınıf öğretmenlerine Özgül öğrenme bozukluğunu anlatması ,alanyazını takip etmeleri,kitap önerilerinde bulunmaları,doğru yönlendirmelerde bulunması çok gerekli.
Meb bu anlamda donanımlı öğretmenlerle dolu olmalı.Okul öncesinden başlayarak erken tanı ve erken müdahale söz konusu olmalı.Çocuklar vakit kaybettikçe akademik ve duygusal olarak geride kalıyorlar.
Bülent hocamın dediği gibi beyinin bölümleri ve görevleri hakkında da eğitimciler bilgi sahibi olmalı.Hangi alandaki gelişimin artması isteniyorsa o tarz etkinliklerle çocuğun olumlu yönleri geliştirilerek eksik yanlarıyla ilgili gelişimin desteklenmesi sağlanmalı.
Atölyeler ,oturumlar yapılabilir.Salgın döneminde uzaktan eğitimler bizlere cansuyu gibi geldi.
Biz eğitimciler toplumun şifa dağıtıcıları gibiyiz.Hangi duruma ne gerekir,ne kadar gerekir bunların farkında olup aileleri doğru yönlendirmeliyiz.Son dönemde çocuklarda ciddi bir artış var özel öğrenme güçlüğü konusunda.Karma güçlük yaşayan çocuklar var hatta.Öğretmen farklı yöntem ve uygulamalarla bu çocukların yaşadığı güçlükleri en aza indirmeye çalışmalı.Sınıf içi düzenlemelerin bu çocuklar üzerindeki etkisini fark edip ,onları dikkate alarak planlamalar ve düzenlemeler yapmalı.
Bize düşen görev çok.
Okul öncesinde erken okuryazarlık becerileri ,dikkat işitsel hafıza,görsel algı çalışmaları ile öğretmenlerimizin çocuklarımıza dair tanı yolunda rehberlik edebilirler.Okul öncesinde tanı ile çalışmalara hemen başlanır ve ilkokulda da devam edilir.Ömür boyu üren bir durum olduğu için çocukların başka alanlarının geliştirilmesi güçlük yaşadıkları alanla ilgili kendileriyle barışık olmaları da sağlanabilir.
“Neden yapamıyor,yapmalı,yapacak ” ifadeleri yerine “şunu iyi yapıyor,şurda performansı daha iyi ” denebilir.Yapamaması tembellik olarak algınlanmamalı.Bir öğretmen için “zeki ama yapamıyor ” sözü hiç anlamlı değil.Çünkü hangi stratejiler kullanıldı ,hangi değişiklikler yapıldı da yapamadı bu çocuk sorarlar size.
O halde haydi öğretmenlerim disleksi farkındalık haftasında farkında olmanın ötesine geçelim.Çocukların bize ihtiyacı var.
http://uskudar.meb.gov.tr/www/ozel-ogrenme-guclugu-e-sempozyumu/icerik/1582