1940’lardan beri net bir şekilde otizm kavramı hayatımıza girmiş.
Benim için ise 2012 ‘den beri otizm hayatımda,sınıfımda..
Çevremiz ise hala ne olduğunu bilmiyor?
Empati yapmaya ne dersiniz?
Velilerimin serzenişlerini dile getirmeliyim.Gözlerinizi kapatın ve şu cümleleri kurduğunuz ortamları düşünün:
Bizi çocuğumuzdan ötürü apartmandan atmak istediler.
Biz çocuğumuzla ancak müstakil bir evde veya giriş katta oturabiliriz,bizden rahatsız olabilirler.
Altına kaçırdığı belli olmasın çevreden tepki gelmesin diye siyah giydirmeye çalışıyorum hep.
Çocukları görmeye dayanamıyorum üzülüyorum okula gelemiyorum.
Bizden sonra ne olacak bu çocuğa ,kim bakarsa evi de alsın diye evimi onun üzerine yaptım.
Bu çocuğumuzu bırakıp düğüne,cenazeye gidemiyoruz keşke onları bir süreliğine bırakacak bakım yerleri yapsa belediye.
Hep aynı kıyafeti giyiyor.
Çok yemesin diye buzdolabını kilitliyorum.
Televizyonu duvarda üste monte ettik kırmasın öfkelenince .
Eve kimseyi kabul etmiyoruz.
Ondan sonra çocuk yapmadık.
Okulda ise;sevgi bağı kurduğumuzda, onun için rutinler oluşturduğumuzda, ailesi özenle getirmeye çalışır çocuklarımızı.Evden sonra en rahat ettikleri yer okuldur velilerimizin de çocuklarımızın da.
Bir keresinde hastalık nedeniyle bir müddet gidemedim okula,otizmli öğrencim öfke nöbetleri geçirmiş hep.Çünkü azıcık iletişimle bile onun isteklerini ,istemediklerini anlıyordum onun okulla eşleştirdiği biriydim ve ilk zamanlar temastan kaçarken sevgi dolu sözcüklerime dokunuşlarıma bile alışmıştı.
Bir keresinde de en çok ilgilendiği materyal zarar görmüştü onun yokluğunda da ciddi problemlerle yüz yüze gelmiştik.Konuşamadığı için durumu iyice düşünüp materyali tamir etmiştik.
Diğer bir öğrencimde neden giderek öne doğru eğik yürüyor bir şey mi var endişesinin üzerinden az zaman geçmişti ki öğrencim beyin kanaması geçirdi ve kaybettik.Toplumun görmediği bu çocukların biz öğretmenleri ve aileleri en küçük farklılıklarını bile gözden kaçırmamaya çalışıyoruz.
Yani otizmli çocukların düzeni önemli,yanındaki insanlar önemli,çevrenin onlardan haberdar olup,kırmızı çizgilerini bilmesi önemli.
Bazı aileler sevgi izi yaptırmış ama hepsinde yok.Sevgi izi bu çocuklarımızın mahallesinde yaşayan herkesin zihninde olmalı.Bu çocukları endişeli yüzlerle garip garip bakarak değil de tam olarak benimseyerek izini kaybetmemek adına takip etmeli herkes.Ailelerimiz bu çocuklarımızın gelişimleri için yirmi dört saatlerini verirken bazen fiziksel yorgunluğa düşebiliyorlar burada görev diğer insanlara düşüyor.Örgün eğitim sonrası bilhassa herkes uyanık olmak zorunda.
Otizmli çocuklarımızın fiziksel özelliğinden otizmli oldukları anlaşılmadığı için belki de TAHA’yı kendi başına bıraktı birçok insan.
Benim önerim herkese ,her eve otizmi anlatmak lazım .
“BAŞINA GELMEYEN ANLAMAZ.” ifadesini kullanmak istemiyorum bu çocuklar başa gelen bir durum değil birilerinin canı ,evladı ,herkesten ayrıcalıklı bir özene,eğitime ve yaşama ihtiyacı olan.
Taha’nın ailesinin bir kanadı hep kırık olacak ama bizler diğer çocukların geniş ailesi olalım da onlara sahip çıkalım ,yalnız bırakmayalım,ötelemeyelim.